Santiago

Santiago-Şili

And dağlarının diğer yakasına uzanma vakti geldi. And dağlarına ve dünyaya sırtını dönmüş gibi duran Şili bisiklet yolculuğunun önemli bir kısmında karış karış gezeceğim bir ülke olacak. Kuzeyden güneye ince uzun uzanan bu ülkenin adı da İspanyolca'da biber anlamına geliyor zaten. Adamlar maç yapsa top ya denize ya da dağlara kaçıyor o derece inceler yani.


Mendoza'dan Santiago'ya geçişte And dağlarıni aşıyorsunuz. Sınır 3.200 metre yükseklikte. Tabi ki sınırın her iki tarafında da dağ manzarası inanılmazdı. Otobüs camından çektiğim fotoğraflar bu guzelligi anlatmak icin yeterli degil ama birkac tanesini paylasmak istiyorum.

Yolculuğun 6 saat sürmesi öngörülüyor, ancak gümrükte o kadar didiklediler ki çantaları teyzeler beklemekten kafayı siyirip söylenmeye başladılar "yazık o kadar uğraştılar bişey bulsalar bari" diye. 4 saat bekledikten sonra toplam 9 saatte vardık Santiago'ya.


Daha önce İstanbul'da ağırladığım değerli arkadaşım Adolfo'da kaldım 5 gün boyunca.



Santiago'ya pek gezebildigimi söyleyemem.  Vaktimin tamamına yakınını uygun bir  bisiklet bulmak için harcadım. Yine de birkaç konu var bahsetmek istediğim.

Şili'nin yakın tarihi mesela. 1973 yılındaki darbede tamamına yakını sol görüşlü ve iktidardaki Salvador Allande'yi destekleyen 30 bin civarında kişinin öldürüldüğü düşünülüyor.  Bu insanların birçoğunun mezarı dahi yok. Bazı anneler hala çölde çocuklarınin kemiklerini arıyor.  Binlerce çocuk annelerinden zorla alınıp evlatlık verilmiş.

Salvador Allande seçimle iktidara gelen tek Marksist devlet başkanı olup Amerika Birleşik Devletleri destekli antikomunist bir darbeyle görevini bırakmak zorunda kalmıştır.  Başkanlık sarayının önüne gelen askerlere teslim olmayarak intihar etmiştir.  Onurunu iade amaçlı aşağıdaki heykel başkanlık sarayının önünde yer almaktadır.


Şili'ye gelip Pablo Neruda'dan bahsetmeden olmaz tabi. Nobel ödüllü şair bu kıtanın en önemli edebiyatcilarindan birisi. Daha çok aşk şiirleriyle tanınıyor. Bir diğer özelliği ise Nazım Hikmet'in yakın arkadaşı olması.  Nazım hikmet'in ölümü üzerine de ona bir şiirle veda etmiştir. 


Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun ne yapacağız şimdi? 
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar 
bulabilecek miyiz bir daha? 
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun 
ne yapacağız? 
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, 
ateşle suyun birleştiği 
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu? 
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler 
kazandırdın bana 
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları 
Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar 
Düşerlerdi orada, uzakta. 
Yaşarken kendine seçtiğin 
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa. 

Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet 
sunuyorum 
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan 
Halkların kavgasını ve kavgamı benim 
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan... 
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da 
yalnızım sensiz. 
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen 
yüzünden yoksun 
dostluğumuzdan, bana ekmek olan, 
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan 
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle 
Kuyu gibi kapkara zindanlardan 
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları 
Ellerinde izi vardı eziyetlerin 
Hınç oklarını aradım gözlerinde 
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin 
Yaralar ve ışıklar içinde. 

Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır 
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya 
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın, 
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? 
Teşekkürler, böyle olduğun için! 
Teşekkürler o ateş için 
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca

Ayrıca Plaza Mustafa Kemal Atatürk olarak anılan parktaki Atatürk anıtını görmek de gurur vericiydi. Yazılı kısım ise benim şimdiye kadar okuduğum en güzel Atatürk tasviriydi.


"Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının özverili ve sadık hizmetçisi, benzersiz kahraman, insanlık idealini yaşayan sembolü. Tüm yaşamını Türk Milleti'ne adamış ve ruhundaki ateşle halkına ilham vermiştir. Hatırası, sönmez bir meşale gibi halkın tutkusunu sürdürmek için sürekli varolacaktir."


Uzun uğraşlardan sonra bisikletimi seçtim. Bu seyahatin doğasına uygun dayanıklılıkta bir bisiklet olduğu şüpheli, ama yine de seçeneklerin içinde en mantıklısıyedi. İste yol arkadasim.


2 yorum:

  1. Fatih,seyat hikayeni baştan sonu okudum,lütfen yazmaya devam,artık sıkı bir takipçin var,selam ve sevgiler,M.Çevik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşananların yanında yazılanların ayrı bir yeri var, kıymetli yorumunuz için teşekkürler, beni daha çok yazmak için motive ettiniz.

      Sil

Yorum Ekle