Mendoza
Mendoza dendiğine herkesin aklına tek şey geliyor. Arjantin'in hatta Güney Amerika'nin en güzel şaraplarının üretildiği yerlerden biri. Şehrin dört bir yanı bağlarla çevrili. Yeşilin bittiği yerde dağlar başlıyor. Bu dağlar meşhur And Dağları. Tüm Güney Amerika'ya dikine kesen bu dağ sırası Arjantin ile Şili arasındaki sınırı oluşturuyor. Şarap bağlarını görüp şarap tadımı yapabileceğiniz bisiklet turları var. Yazının son kısmında detaylı ve ballandıra ballandıra anlatacağım.
Terminalde Couchsurfing'den arkadaşım Federico karşıladı beni. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim Arjantin'lilerin ne kadar misafirperver olduklarından. Kendi evimde gibi hissettim, annesi, babaannesi ve hatta 2. 3. Derece arabalarıyla tanıştım. Sicakkanliliklari görülmeye değerdi.
Türkiye ve Türk dizeleriyle yine gündemdeydi. Bir de burda Türkiye'deki dans yarışmalarına benzer bir yarışma var ve bir türk katılmış. Artık adını o kadar çok duydum ki bahsetmeden edemiyecegim. Galiba Binbir gecede rol almış. Adı Ergün Demir. Herkes bu adamı soruyor bana. Turkiye'de meşhur olmadığını söyleyince de şaşırıyorlar. Ey marketing , sen nelere kadirsin.
İkinci gün Federico ve arkadaşlarıyla asado yapmaya karar veriyoruz. Dağlara doğru gideceğiz diyorlar. Yani her aşamasında farkli birsey olacak mı diye bekliyorum ama yok, bildiğin mangal. Sadece mangal başı rastladı. Şeklimiz var yani.
Dünyaları yedikten sonra trekking yapıyoruz. And dağları çoğu yerde bir anda yükselmeye başlıyor. Şili'den başlayacak ve Patagonya'ya doğru devam edecek bisiklet yolculuğumun önemli bir kısmı And Dağları solumda, Büyük Okyanus sağımda olarak gerçekleşecek. Bazen okyanusa bazen dağlara yaklaşacağım. Mendoza And Daglarını ilk defa gördüğüm yerdi. yolculuğumun önemli bir parçası olacak, bana arkadaşlık edecekler.
Sonraki gün artık Mendoza şaraplarının iklimine gireyim dedim. Şarap turu dendiğinde aklınızda ne canlanıyor bilmiyorum ama çoğu insan daha farklı olmasını beklediğini söyledi. Aslında sadece bisiklet kiralıyorsunuz, elinize bağlarin yerini gösteren bir harita veriyorlar ve tek başınıza bisikletle gezip şarap tadıyorsunuz. Bu konsept benim daha çok hoşuma gitti. Tadım dediysek de öyle Bozcaada gibi dilinizi islatacak kadar değil, resmen her şaraptan bir kadeh. Sonrasında lastikler sekiz çiziyor haliyle.
Tura katılanlara farklı lokasyonlarda tekrar tekrar karşılaşıp kafanın da güzel olmasıyla kankaya bağlıyorsunuz.
Günün sonunda tüm ekiple birlikte tur şirketi sahibinin arka bahçesinde asado.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Ekle