Otobandaki bu yaklaşık 400 km'lik kısmın yolculuğumun en sıkıcı kısmı olacağı belliydi. Yolun monotonlaşması, sürekli motorlu araç gürültüsü ve rüzgar bu bölümün zorlu yanları. İyi tarafı ise asıl heyecanı içinde barındıran Carratera Austral ve Patagonya'ya ulaşmak adına çok hızlı yol almış olacağım. Bu kısmı otobüsle geçmemi tavsiye edenler oldu. Ben Couchsurfing ve warmshowers davetlerine de dikkate alarak bu güzel insanlarla tanıyabilme, hem de otobandaki sınırlarımı görebilmek adına pedallamaya karar verdim.
Yaklaşık 130 km sonrasında Chillán'a ulaşıyorum. . Burada bir gün dinlenmeyi ve şehrin tadını çıkarmayı amaçlıyorum. Couchsurfing'den arkadaşım Javier'de kalıyorum. Javier hayati dolu dolu yasayan çok renkli biri. Yemek yapma konusundaki yeteneği ve hayranlığından özellikle bahsetmek istiyorum. Ben yemek yapmayı bu kadar seven birini görmemiştim daha önce. Her gün öğle yemeğinde evine gelip yemek yapıyor, hatta arkadaşlarını davet ediyor. Yaptığı yemekleri yediğimde gerçekten bayıldım. Yemek pişirme konusuna bakış açımı değiştirdi.
Javier Türk mutfağından yemek tarifi istiyor benden. Yapmayi bildiğim pek bir yemek çeşidi olmadığından internetten araştırıyorum biraz. Yapmayı değil ama yemeyi sevdiğim mücver tarifini veriyor sonra şehri gezmeye çıkıyorum. Christmas öncesi olduğundan şehirde herkeste bir alışveriş çılgınlığı var. Ana caddelerde insan seli, sistemin kendilerine biçtiği tüketim görevin yerine getirmek adına elinden geleni yapıyordu. Ben de fotoğraf çekiyorum bol bol.
Bugün Christmas. Jaime ailesiyle yemeğe gidiyor ve ben müsadere isteyerek günün yorgunluğunu atmak için gün batmadan hemen uykuya dalıyorum. Gece saat 1 gibi birkaç arkadaşıyla birlikte geri gelip ve asado hazırlıklarına başlıyor. Jaime charango ve gitarını da getirmiş. Geleneksel bazı parçaları çalıyor önce, sonra tanıdık birşeyler.
Keyifli geçen geceyi sabahın 6'sinda güneş doğmadan hemen önce esnemekten eşliğinde sonlandırıyoruz. 3 saat daha uyuduktan sonra hazırlıklarını tamamlayıp saat 10:00 gibi yola çıkıyorum.
Önümde 160 km'lik bir yol var. Temuco'da warmshowers'tan arkadaşlara bugün geleceğimi söyledim ama 160 km zor olacak gibiydi. Rüzgarın neredeyse hiç olmaması işimi biraz kolaylaştırıyor. Yine de biter mi bu yol? Akşam saat 10'a doğru azalarak bitiyor, benden önce bitiyor iyi ki.
Ben kendimi eve attığımda bitiyorum. Oturduğum koltuktan kaldıramıyorlar beni. Duş almak ister misin diyorlar sonra diyorum. Gel odanı gösterelim diyorlar istemiyorum işte diyorum. Omzumu silkiyorum inceden. Sonra yemek yiyelim birşeyler hazırladık diyorlar. Sihirli kelimeyi duyunca koltuktan fırlayıp mutfağa koşuyorum. Carla yengeç ve diğer birsürü deniz mahsulleri öyle bir makarna hazırlamış ki tadı zihnime kazınıyor. Gözümü kapatınca hemen hatırlıyorum, evet arada yapıyorum bunu.
Carla ve Juan Temuco'nun biraz dışında Olivia ve Miguel adında iki çocuğu ve Papo isminde bir köpeğiyle harika bir çiftlik evinde yaşıyorlar. Kendileri de bisikletçi olduğundan, gelmeden önce, geldiğimde ve sonrasında o kadar iyi tavsiyelerde bulundular ki sonrasında bu bilgiler defalarca işime yaradı. Olivia, Miguel ve Papo ile zaman geçirmek o kadar keyifliydi ki nerde olduğumu, ne yaptığımı, zamanı, mekanı herşeyi unuttum. Çocuklarla geçirilen zaman bir nevi meditasyon kesinlikle.
Ertesi gün arkadaşlarının da katılımıyla asado yapıyorlar. Evin bahçesinde 7 tane çocuk var toplam 15 kişi var. Saatlerce sohbet edip güzel zaman geçiriyoruz. Türkiye'nin ilgili yüzlerce soruyu cevaplıyorum yine. Buradakiler Türkiye'yi hiç bilmiyorlar ama en azından önyargilari yok. Deveye mi biniyorsunuz diye soran yok en azından. En çok karşılaştığım soru ise "Dizilerdeki kadar güzel mi Türkiye?". Daha güzel diyorum. Gidişat iyi değil ama, göreceksiniz hemen gidin görün diyorum.
Olivia ve Miguel'in tatlı vedalardan sonra Pucon'a doğru yola çıkıyorum. Otobanda ayrılıp bol göllü bir bölgeye doğru pedalliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum Ekle