Buenos Aires


Buenos Aires

Seyahatin ilk adımı olan bu şehilde ilk günlerim olanlara inanmaya çalışmakla geçti. İlk günlerde daha çok birkaç günlüğüne gelmişim gibi hissederek fotoğraf makinası kapıp fırladım sokağa. Birkaç gün sonra ise biraz daha şehre karışıp kendimi kalabalıkların akışına bıraktım.  İnsanlarla sohbet ettim, seçim sürecini izledim, memleketi kurtardım,  satranç oynadım.  Az da olsa yaşadım bu şehri diyebilirim. Hadi anlatayım,




Buenos Aires sırtını Río de La Plata nehrine yaslamış,  bembeyaz evlerden, şehirle bütünleşmiş parklardan oluşan, kısacası insanın içini açan bir metropol. Genişliğiye daha çok bir denizi andıran nehrin bulanık renginden olsa gerek pek de deniz havası yok şehirde.  Cetvelle ölçülmüş gibi sokaklari, şehri bir ucundan diğer ucuna kapsayan bulvari ile metropollerin nasil da yasanacak bir yer olabileceginin örnegi durumunda. İnsanların cadde ve bulvar isimlerini kullanarak tarif vermesine alışiyorsunuz bir süre sonra. X ve y caddesinin kesişim deyince herkes ezbere biliyorlar yerini. Şehrin bazi bolgelerindeki tatli yokuşları saymazsak dümdüz bir şehir. Bisikletle ulaşım oldukça yaygınlaşmış durumda. Yıllar geçtikçe daha da artıyor.



Arjantin'lileri en iyi anlatan demişlerdir biri Jorge Luis Borges'ten geliyor. "Arjantililer İspanyolca konuşan, Paris gibi bir şehirde yaşayan, aslında İngiliz olmak isteyen İtalyanlardır." Her caddede, her insandabu Avrupa damarını az çok hissedebiliyorsunuz.

Bana şehirleri sevdiren insanlari olur çoğunlukla. Arjantin halkı bu anlamda eşine az rastlanan bir sicakkanliliga sahip. Tanıştıktan kısa zaman sonra eski bir dostmuşsun gibi davranıp kendini şehrin bir parçası gibi hissetmeni sağlıyorlar. İnsanlarla tanıştıkça bunu farketmistim ama bu konuda hatiri sayilir bir kültür olduğunu daha sonra öğrendim. Arkadaşlıcğa çok önem veriyor bir nevi aile ilişkisine benzetiyorlar. 20 Temmuz'da kutladiklari bir arkadaş günü (El día de amigo) bile var. Hatta o derece ki bazı deyişler var bunla ilgili, birkaç tanesini yazayim

-Arkadaşın sana nasıl olduğunu sorar, Arjantin'li arkadaşın ise iyi göründüğünü söyler,  sarılır öper.

-Arkadaşın seni daha önce hiç ağlarken görmemiş olabilir. Arjantin'i arkadaşın ise seninle birlikte daha önce defalarca anlamıştır.

-Arkadaşın hastanedeyim sana kart ve çiçek gönderir, Arjantin'i arkadaşın ise bütün gece yanındaki sandalyede uyur.

-Arkadaşın evinde kalman için koltuğu önerir,  Arjantin'li arkadaşın ise kendi yerde yatıp sana yatağını verir, bütün gece de sohbet edip uyutmaz seni.

-Diğer arkadaşlarınla bir süre arkadaşındır,  Arjantin'li arkadaşın ise ömür boyu arkadaşındır.      


Iki yil onceki gelisimde beni agirlayan Couchsurfing kanaliyla tanistigimiz arkadaşim Jose, bu sefer de 1 haftada kendisinde kalmam konusunda çok ısrar etti. Sonrasinda kendimi evimde gibi hissetmem için elinden geleni yaptı. Rahata o kadar alışmiştım ki Buenos Aires'ten ayrılasım gelmedi. Jose şimdiye kadar tanidigim en samimi insanlardan biri. Ömür boyu çok iyi arkadaş olacağımızdan eminim.

Sehirde görülmeye değer yüzlerce yer var. Ben biraz da tembellikten hepsini goremedim. Gördüklerimin de hepsini anlatmaya gerek yok bence. Ama birkaç tanesi var ki bahsetmeden edemeyecegim.

El Librería de Ateneo gördüğüm en ilginç kitapçılarda biriydi. Daha önce bir opera binası olarak kullanilmaktayken şimdi inanılmaz bir edebiyat iklimine ev sahipliği yapıyor. Kitabınızı seçip almadan önce sahne kısmında okuyabiliyorsunuz.




Cemeterio de Recoleta 
Devlet büyükleri ve varlıklı ailelerin mezarlarını yer aldığı bu mezarlik bir yandan tüylerinizi diken diken ederken diğer yandan ölüm karşısındaki çaresizliği tekrar hissettiriyor. Eva Duarte'nin de (Evita) mezarı burda yer alıyor. Daha önce gördüğünüz mezarlıklarda çok daha farklı bir yer.

 

El caminito

Buenos Aires'in Boca bölgesindeki küçük bir cadde den oluşan caminito şehrin şüphesiz en turistik yeri. Rengarenk evleri ve tango shovlariyla görülmeye değer yerlerden biri.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum Ekle